Münir Şefik ve Milli İslam
Tahminime göre örgütün onu seçmesindeki en önemli sebep Arap âleminin karşılaştığı yeni tehditlere karşı mücadele edebilmesi için Münir Şefik?in Arap âlemindeki iki farklı düşünceyi (İslam ve milliyetçiler) bir araya getirebileceği beklentisidir? Elbette bunları söylerken Münir Şefik?in daha fazlasını yapabileceğini düşünüyorum Münir Şefik düşünce ve örgütlenmeyi bir arada götürebilen nadir insanlardan biridir ve her iki alanda da çok ciddi çalışmalar yapan bir insandır. Münir Şefik 1936?da Hıristiyan bir ailede dünyaya geldi, daha küçük yaşta siyasete atıldı, daha 15 yaşındayken Ürdün Sosyalist Partisi?ne katıldı ve 1965 yılına kadar bu partide kaldı. Daha sonra el-Fetih hareketine katıldı, 1968?den 1971?e kadar el-Fetih?te basın ve dışilişkiler sorumlusu olarak çalıştı. Daha sonra et-Tahrir örgütüne bağlı Filistin Planlama merkezinde çalıştı, 1978?den 1992?ün sonlarına kadar burada genel müdür olarak görev yaptı, daha sonra araştırma ve yazma işleriyle uğraşabilmek için buradan ayrıldı. Münir Şefik?in siyasi ve örgütsel alanda çok ciddi çalışmaları olduğu gibi fikri alanda da çalışmalarını destekler mahiyette kendisine has önemli fikirler ortaya koydu. Mücadele konusunda ?Leninist Marksizm?, ?Devrimci Örgütün Teorisi?, Arap âlemindeki çelişkiler ve Filistin konusunda ?Arap Birliği ve Bölünme? gibi kitaplar yazdı. Daha sonraları İslam?ı benimseyince, kendisindeki değişimler ve kendi dönemindeki bazı insanları anlattığı ?Şehitler ve Yol? adlı kitabı yazdı. Yine bu dönemde ?Medeniyet Savaşında İslam?, ?Muasır Çöküşler Karşısında İslam?, ?Sekülerizmin Taleplerine Reddiyeler?, ?Yükseliş ve Çöküş Arasında?, ?İlerleme ve İstiklal?, ?Değişim Teorisi?, ?Yeni Dünya Düzeni ve Karşı Koyma Tercihi? gibi kitapları yazdı. Muhammed Ali el-Kebir?le birlikte yaklaşık iki sene önce Fas?tayken bana Münir Şefik?in ?İnsanın İlerlemesi ve Küreselleşme? adlı değerli kitabını hediye etmişti. Kitap, Arap âliminde ilerlemenin yöntemi ve uygulamalar üzerinde duruyordu? Zannedersem bu onun yayınlanan son kitabıdır. Münir Şefik fikir ve örgütlenmeyi başarılı bir şekilde bir araya getirdiği gibi milliyetçiler ve İslami kesimle çatışmaya girmeden İslam ve milliyetçiliği bir araya getirebildi. Bu, İslam ve Milliyetçiliği bir birine katmadan bir araya getiren bir düşünce şeklidir. Münir Şefik Arapçılık fikrine sahiptir ancak o buna, asrın getirdiği şaibelerden uzak kültürel bir boyut kazandırır, bu düşüncenin temel olarak Arap âlemi arasında siyasi sınırların kaldırılması, tek çatı altında birleşme esasına dayanır ve ona göre bu sağlanmadan ilerleme kaydedilmeyecektir. Doğal olarak fikir, örgütlenme, İslam ve milliyetçiliği bir araya getiren bir insanın böyle bir kongrede ön plana çıkması, gayet doğal ve gereklidir. Çünkü daha önceki kongrelerde iki kesim arasında ganimet malları ya da miras paylaşılıyormuşçasına yaşanan tartışmalar da göz önünde bulundurulduğunda, bu kongrede yapılan tercihin çok isabetli olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Gelinen bu aşamada bu adamın kendisine karşı durup onu eleştirecek insanlardan daha çok kendiyle beraber duracak, kendisini destekleyecek insanlara ihtiyacı var, bundan dolayı benim, İslami ve milliyetçi kesimin yakınlaşmasını isteyen birçok kişinin kafasını meşgul eden soruları ona sormayı tercih ediyorum. Benim Sayın Münir Şefik?e sormak istediğim şu; acaba Ulusal İslam Örgütü kurulduğu günden bu yana gerçekleştirmek istediği hedef konusunda bir ilerleme kaydetti mi? Eğer cevap evetse bu başarının belirtileri nelerdir? Bu örgüt Arap âleminde fikri ve siyasi temelde yeni bir çığır açabildi mi? Acaba milliyetçilerle ve İslami kesim arasında yürütülen diyalogların iyi sonuç verdiğini ve bunun sonucu Arap âleminde üçüncü bir fikir akımının çıkmaya başladığını söyleyebilir miyiz? Yoksa şu aşamada bir çatı arasında bir araya gelen farklı iki fikrin bulunduğunu mu söylemeliyiz? Milliyetçi kesimle, İslami kesimin ortak söylemleri olması açısından, istiklal ve yeni sömürüye karşı mücadele söylemlerinin bu yakınlaşmada bir etkisi oldu mu? İslami kesimle milliyetçiler arasında görüşmeler başlatıldığına ve bölge halkı eskiye oranla demokrasiye daha çok aşina olduklarına göre neden liberal kesimle İslami kesim arasında da görüşmeler başlamıyor? Demokrasi ve Arap âliminde bu konudaki talepler göz önünde bulundurulduğunda Ulusal İslam Örgütünün kapsam alanını genişletme ihtimali var mı? Yoksa örgüt liberal kesimden milliyetçi fikre sahip olanlar mı çatısı altında toplamayı düşünüyor? Münir Şefik iki fikir akımının birleştiği noktada bulunduğuna göre, yine birleşme noktasında İslami kesimin ağırlığını his ettirmesi göz önünde bulundurulduğunda, acaba Münir Şefik milliyetçilerle İslami kesimin birlikte çalışmaları hakkında ne düşünüyor? İkinci bir husus iki taraf arasında yapılan görüşmelerin olumlu ya da olumsuz manada etkileri hakkında ne düşünüyor? Örgütün yapısına baktığımızda pek de fazla sağlam temeller üzerinde kurulmadığı hemen anlaşılıyor, peki bu örgütü sağlam temellere oturtmak için yapılan her hangi bir çalışma var mı? Eğer imkânlar buna müsaade etmiyorsa bu problemi aşmak için neler yapılabilinir? Örgütün son toplantısı çok ciddi çatışmalar ve çelişkilerle başladı, çünkü örgüt içinde Irak ve Lübnan konusunda olduğu gibi bölgesel ve ulusal siyasi yarışlar var. Peki, özelin genelle, içişlerin dışişlerle karıştığı böyle bir ortamda bir sonuca nasıl oluşulabilinir? Örneğin Lübnan konusunu ele alalım; Hizbullah Siyonizm karşı verdiği savaşta ülkü çapında büyük ilgi topladı, ancak daha sonra ülke içinde sergilediği duruşuyla neredeyse uyum içinde yaşayan toplumları birbirleriyle çatışma noktasına getirdi. Bir tarafın bu şekilde sadece bazı siyasi emeller peşinde koşması direnişe bile zarar vermez mi? Böyle bir durumda orta yol nasıl bulunabilinir? Evet, bunlar Ulusal İslam Örgütü?ne sevgi besleyen, Münir Şefik?e değer veren onun başarısını isteyen bir insanın sorulardır. Umarım bu sorulara cevap verebilecek vakit bulup bu sorulara cevap verebilir. Bu makale Faruk Aktaş tarafından Dünya Bülteni için tercüme edilmiştir.