İhvan'ın sosyal olaylara bakışı değişiyor mu?
İhvan cemaati eskiden beri sağ meyilleri olan, sosyal ve toplumsal dengeler üzerinde fazla durmayan dini bir cemaat olarak bilinir. Şehid Seyid Kutub?un İslam?a yöneldiği ilk yıllarda yazıdığı ?İslamda Sosyal Adelet? ve Suriye İhvan?ı âlimlerinden Mustafa Sıbai?nin ?İslam Sosyalizmi? adlı kitapları saymazsak, İhvanı Muslimin?in özelde sosyal adalet ve genelde sosyal olaylar üzerine dişe dokunur bir şey ortaya koyduğu söylenemez. Aynı şekilde işçi kesimin durumu ve yaşadıkları şartlar cemaatin çalışmalarında fazla bir yer tutmadı. Cemaat işçilerle ilgili çalışmalarını daha çok davet ve irşat şeklinde yürüttü, ancak onların problemlerine siyasi açıdan bakıp, onlar gündeme taşıma, bunun için çözüm yolları arama yoluna gitmedi. Bundan dolayı toplumun her kesiminden olduğu gibi işçi kesiminden de İhvana büyük oranda katılım olmasına, cemaat içinde işçi kesimden faal üyeler bulunmasına rağmen, cemaat işçilerin problemlerini beli bir başlık altında gündeme taşımadı. İhvan bu bakış açısını daha kurulduğu ilk günlerden itibaren devam ettirdi, hatta iktisadi ve toplumsal bazı konularda takındığı tavırlardan dolayı sorumlu oluğu bile söylenebilir. Örneğin; darbeciler, ıslah edilmiş toprakları kirayla ekip biçen çiftçilere verdiği halde, İhvan daha sonraları ıslah edilmiş toprakları asıl sahiplerine iade etmeyi ön gören yasaya muvafakat gösterdi. İhvan?ın bakış açısı, iktisadi alanda yeni açılımların olması, serbest pazar, serbest pazar sisteminin ülkede kurulması için -anayasadaki değişiklikler dâhil- gereken tüm şartlarda, Başkan Sedat?la başlayıp Hüsnü Mübarek?le biraz daha belirginleşen Mısır?ın bakış açısıyla örtüşmektedir. Elbette İhvan?ın bakış açısını belirleyen etkenler arasında kendisinden destek aldığı kesimin etkisi çok büyüktür. İhvan?ın yapısını oluşturan büyük bir kesim Mısır toplumunun orta tabakasından oluşmaktadır. Çünkü Hasan el-Benna öğretmendi ve içli dışlı olduğu çevre daha çok halkın orta tabakasıydı. Bundan dolayı da İhvan?ın davetine daha çok görevliler ve okuyan kesim rağbet gösterdi. İhvanı Muslimin hareketi Mısır?ın her tarafına yayılmasına rağmen fakir kesimde iyi bir örgütlenmeye gidemedi ve cemaattin eleştirildiği noktalardan birisi de bu konudaki eksikliğidir. Tabi bunun bazı yan etkileri de var, cemaate iyi olmak dünya hayatında başarılı olmanın yollarından biridir. Cemaat kendi üyelerine sağladığı birliktelik ağıyla ilerlemelerine ve yükselmelerine yardımcı olmaktadır. Cemaat içerisinde korulun bu koordinasyon, üyelere son haddine kadar güvenceler sağlamakta, onlara yardımlar götürmektedir. Cemaatin bu konudaki başarısının arkasında yatan en önemli sebep, devletin himayesinin olmadığı yerlerde bunu üstlenen birçok mescit, hayır kurumuna sahip olmasıdır. Cemaattin bu siyasetinin sonucunda zamanla fakir tabakayla cemaat arasında beli bir mesafe oluştu. Cemaat ister dile getirdiği problemlerde olsun, isterse kadrolaşma alanında olsun yaptığı çalışmalar daha çok Mısır?ın orta kesim burjuvazisi diyebileceğimiz tabakayı hedef aldı ve bunu cemaatin söylemlerinde, programlarında, yaptıkları gösterilerde, yakın zamana kadar yaptığı çalışmalarda rahat bir şekilde görebiliriz. Ancak üzerinde durulması gereken önemli gelişmelerden biri cemaatin işçi seçimlerinde üyelerine daha çok işçi kesiminden seçerek yaptığı atılımdır. Daha önce işçi seçimlerinde İhvan için büyük bir probleme sebep olup İhvan temsilcilerinin evraklarının kaydını yasaklayan hatta onlarcasın hapse atılmakla yüz yüze getiren problemi zannedersem tekrar hatırlatmaya gerek yok. Benim şimdi değindiğim konu bu seçimde İhvan?ın fakir tabakayla yakınlaşmasına dair bazı önemli ipuçlarının ortaya çıktığıdır. Tabi bu yakınlaşma bazı soruları da kendisiyle beraber gündeme getirmektedir, acaba geleneksel olarak sosyal konulara karşı mesafeli duruşuyla bilinen İhvan cemaati stratejisinde bazı değişikliklere mi gidiyor, yoksa İhvan uzun süreden beri ihmal ettiği bir kesime el atma vaktinin geldiğini mi düşünüyor? Acaba İhvan?ın işçilere yönelik yeni açılımı günün ihtiyaçları sonucu ortaya çıkan yeni bir durumudur yoksa kendine has prensipleri olan istikrarlı bir stratejinin sonucu mudur? Acaba İhvan?ın sosyal olaylara yönelmesi son dönemlerde değişen ekonomik şartlara bağlı olarak geliştirdiği bir stratejimidir yoksa yönetimin baskısı altında başvurduğu bir yöntem midir? Bu sorulara verilecek cevap her halükarda sadece İhvan için değil genel manada İslam?ın geleceği açısından bizi yeni bir senaryoya götürecektir. Bu makale Faruk Aktaş tarafından Dünya Bülteni için çevrilmiştir.
http://www.dunyabulteni.net/author_article_detail.php?id=29&uniq_id=1196740415